27 Temmuz 2010 Salı

bissürü 'ben'ler.



"Yırtık sayfalarla dolu bir roman okudun mu sen hiç?
Bomboş evler içinde bir şehir, orda büyüdün mü?"


yazmışım zamanında bir kağıt parçasına. İnsan geçmişe ait bişiyler bulunca hoşuna gidiyor uzunca zaman sonra. Mesela şimdi ilk dizeyi asla böyle yazmazdım diyorum, çok klişe bişiymiş niye farkedememişim ki diyorum hatta. Ama ikinci kısmı yazan ellerini beğendim 2 yıl önceki kendimin.

Geçmişe bakınca kendi halime gülüyorum bazen, bazen ne salakmışım diyor bazen de nasıl akıl edebilmişim lan şimdi olsa yapamam böyle bişiyi diyorum mesela.

Bu kadar başka 'ben' olabiliyosa bi insan bi kaç sene içinde bile, başka insanların hareketlerini nasıl bu kadar rahat eleştirebiliyoruz diyorum sonra. "Geçen sene böyle böyle diyodu, baksana şimdi yaptıklarına, ne kaypak adam/kadın!" gibi yorumlar getiren cümleleri fazla önemsemiyorum. İnsan dediğin değişir yahu, bu kadar açıktır bence. Fikirleri de, davranışları da, sözleri de...Bunu kabullenmek bile zordur belki bilemedim.

Daha önceki davranışlarını içten içe takdir ettiğiniz biri, çok aptalmışım onları yaparken diyince dumur olabiliyorsunuz. Ya da arkadaşlarınız/sevdiceğiniz/aileniz aynı şeylere farklı tepkiler verince de..

Bu yazı nereye varır bilmiyorum ama ben biraz da şunu öğrendim galiba. Çok klişe bi laftır aslında. Ama bişiy yaşıyosam ona güzel, kötü, gereksiz, iyi gibi sıfatlar yüklememeye başladım. O an üzülüyor yada seviniyorum o kadar. Ama gülüyosam o şey 'güzel' olmayabilir, bunu bilemem. Her şeyi sadece 'Tecrübelerim' klasörüne kopyala-yapıştır metoduyla kaydediyorum. Sonra bakıp ilerisi için bişiyler çıkar mı diye göz gezdiriyorum arada, hepsi bu. İsterlerse başkalarının 'Tecrübelerim'ine de bluetooth ile gönderebilirim, o ayrı.

1 yorum:

  1. Bunu sahiden yapabiliyor musun?
    Becerebiliyorsan kocaman bir tebrik...
    Darısı başıma ya da blutut :)

    YanıtlaSil