29 Mayıs 2011 Pazar

elbet biraz yersiz


Yıllar önce bi şarkı yapmıştım(k). Şimdi aslında, alakasız bi anda, hatırlayıverince tuhaf oldu. Gömleğimin düğmesinin birden düşüvermesi, hatırlatıverdi. Gariptir, tüm dizeleri de aklıma geliverdi. Buruk bi tadı vardı, durgun bi sesi, naif bi kokusu... Ama sahiciydi bu şarkı, yani bi kerede, öyle gelişine çıkıvermişti. Benimse söylerken duru bi tadım vardı, derin bi sesim, belli belirsiz bi kokum...

Arşiv niteliğindedir:

Her gün teker teker dökülüyor gömleğinin düğmeleri,
Hani sana sanki yapraklar, sonbahar gibi
Bişiyler hatırlatıyor, biraz yoklasan kendini.
Göğsünün ortalarından bi koku geliyor arada burnuna...

Yitirdiğim yerde başlar tüm cümlelerim,
Biraz kararsız olur noktalama işaretlerim,
Elbet biraz yersiz...
Karanlığın ortasında el yordamıyla,
Bulmaya çalışmak sanki anlamsız,
Baktım gördüm karaya vurmuş
Tüm masumiyetim...

Hani vardı ya o, eski bi film miydi neydi
Bi kitap mıydı?
Bi cümle vardı, hayatının orta yerine kıvrılan.
Anahtar kelimelerden yarattın bulmacalar,
Hep ne aradığını bilmeden!


17 Mayıs 2011 Salı

yol



Yine bi yolculuk vardı...

Bu sefer de garip hissediyorum kendimi. Döndüğümde her şey farklı olacakmış gibi.


Trene bindiğimde tenha olacağını düşünmüştüm, yanılmışım. Tıka basa doluydu. Karşımda anne ve 2 çocuğu vardı. Yüzyüze bakıyorduk yani. Küçük kız sürekli "mızmız"lanırken; 8-9 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim çocuk yol boyunca gıkını çıkarmadı. Arada sadece yanındaki "Barcelona" amblemli çantasından bişiyler çıkarıp yiyordu, hepsi bu. Bütün yol boyunca dışarı baktı. Evler, çorak araziler, inek sürüleri çok bi anlam mı ifade ediyodu onun için?

Bu yolculuklarda pencerenin dışarısı, kulağınızdaki müzik, karşınızdaki oturanlar... Hepsi birer fondur aslında. Kafanızdaki düşüncelere, takıntılara, vs yaklaşma anlarıdır hep. Bütün yol, elinizi uzatıyorsunuzdur bi yerlere. Her yeni tabela yeni bi eklem yeridir. Ben de tek katlı kerpiç evlerden oluşan köylere bakarken buldum kendimi birden bire...


Sonra "ekrandan kendime baktım." Değer verdiğim biri "sizin nesil böyle, her şeye ekrandan bakıyorsunuz. Yani hayatı yaşamıyorsunuz. Pasif bi bekleyiş hali! Hayat böyle bişiy değil, gerekirse en klişe hareketleri de yapsanız, olayların içinde olmalısınız. Birşey yapabilme güdüsüdür hayat. Sizse herşeye, hatta kendinize bile, ekrandan bakıyorsunuz." demişti, hatırladım, gülümsedim...

İlk defa yol bitmesin istedim...