24 Şubat 2011 Perşembe

düşüş.



"Kendilerinin yarattığı bu yalnızlık, arkalarında kalmış ve önlerinde duran tüm bu çılgınca zorlamalar ne mutluluğa ne de iç huzura ulaşmak için gösterilen çabalardı. Her biri bir dağı fethetmenin getireceği sevincin ne denli kaypak ve soyut olduğunun farkındaydı. Amundsen Güney Kutbu'nun berbat bir yer olduğunu görmek için oralara gitmişti. Ama o kadar yolu kendi isteğiyle mi gitmişti? Ciddi bir araştırmacı mıydı, erkeksi bir fatih miydi yoksa işi gücü olmayan bir romantik mi? Sıradışı mı olmak istiyordu?" K.Bjornstad - Düşüş

diyivermiş yazar kitabında...

Bişiyleri yapmış olmayı gözümüzde büyüttüğümüz kesin. Yani "nee, çılgın bu adam yau. Bütün parasını Nepal'e yapacağı gezi için ayırmış!" yada "hadi be o adamları canlı dinledin mi, inanmıyorum. Keşke senin yerinde olsam" gibi cümlelerle açıklanabilecek durumları yaşayan insanlar var.

Romanda anlatılan karakterler de iş güç sahibi, oldukça zengin, kodaman, ensesi kalın tipler. Ama bir dağın 6000 metrelik zirvesine tırmanmaya kalkıyorlar. O an paralarıyla pek çok "rahat ve imrenilesi" şeyler de yapabilirler. Ancak dağın zirvesine tırmanmayı tercih ediyorlar. Rahmi Koç'un tek başına (tek başına olmayabilir) yat ile dünya turu yapması gibi bişiy.

Romandaki karakterler yolculuk sırasında anlıyorlar. Çok saçma ve aslında "o kadar da büyütülmeyecek" bişiy olduğunu. Ama döndüklerinde hevesle anlatacakları hikayeleri olacakları kesin. Sıkıntıları, zorlukları, pişmanlıkları bi kenara bırakıp anlatacaklar her şeyi.

Küçükken atarinin olmasını çok istemek, olduktan 1 ay sonra da ondan sıkılmak gibi bişiy bu. Dağa tırmanmak "efsanevi" bi hadise, ama sonra, sıradaki dağ? sıradaki çöl?

İnsanlar bazı şeylere "ulaşılmaz" yada "vayy be, süper olur" etiketini yapıştırdıktan sonra; aslında o kadar da öyle olmadığının farkına varıyo sanırım. Sebebini bilmiyo hatta bazen, "sıradışı olmak" , "herkesin imreneceği biri" olmak?!

Süperkahramanlar kendi hallerinden yakınmaz mı? Dünyaca ünlü starlar neden uyuşturucunun kendini esir almasına izin verir?

"Toplumun dayattıkları..." diye başlıyoruz ya cümleye bazen, o "alternatiflik" in dayattığı şeyler de var bence. Ne kadar uğraşsan o kadar da "farklı" ve "ulaşılmaz" noktada olamazsın kanımca. Anlatacak hikayelerini olur eyvalla, ama bi noktadan sonra bunlar "kendine" farklı gelir mi, onu bilemedim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder