6 Ağustos 2010 Cuma

N.'nin Otobüsleri




Biliyorum, başlığı görünce bilenlerin aklına "Adem'in Trenleri" filmi gelicek. Ama yok ona benzer bişi anlatmıycam bu sefer.

Sevgili arkadaşım N. ile bir süredir sık sık görüşmekteyiz. Kendisi konuşma arasındaki suskunluk hallerini hiç sevmemekte ve kendi yorumuyla sırf bu anlar olmasın diye saçmasapan konuşmalara imza atabilmekte. Bugün ona Teoman'ın bi ropörtajında okuduğum yorumunu söyledim. "...evime ziyarete gelen insanların sayısı azdır ki ben böyle istiyorum. İnsan eğer yanyanayken konuşmuyor ve böylece saatler geçirebiliyosa gerçek arkadaş demektir." gibi bişiler yazıyodu genel tema olarak. Sanırım bu yorumumla onu düşündürdüm oldukça. Bi yandan da ailevi yapılarımızın ileride dinlediğimiz müziklere etkileri hususunda yaptığı bi yorum da beni düşünmeye sevk etti. Bu tarz muhabbetleri sevdiğimi yazmıştım sevgili blog, zihin açıcı ve samimi..

Diyceksiniz ki otobüs diyodun,noldu yaw? Sevgili N. mütemadiyen yoldan geçen otobüslere laf atmakta. Nası oluyo demeyin. Bu laf atmalar "aa otobüs!" gibi safiyane ve çocuksu tepkiler yada "bak yakışıklı muavinin olduğu otobüs, geçen gene bu otobüsteyim...." gibi hikaye havasına bürünebiliyor. Aman bu muydu otobüs muhabbeti yani demeyin, bu N. bunu sürekli yapıyor. Onla yürürken yoldan geçen otobüsü farketmeniz, içinin doluluğu üzerine tepkiler gösterip, başka bi otobüs muhabbetine bağlamanız işten değil.

Niye bundan bahsediyorsun diyceksin belki de. Efenim insanlar algıda seçici oluyorlar illa ki. Ömrünün her günü otobüste geçen birinin şoför ve muavinleri tanıması son derece doğal. Önemli olan N.nin otobüs görüp mutlu olması ve otobüsü kardeşi, sevdiceğini görmüş gibi adeta selamlamak istemesi; bu çok garip. Kendisi de bunu "küçük şeylerden mutlu oluyorum bak ne güzel!" diyerek açıklıyor. Ama şunu bil ki, küçük şeylerden mutsuz da oluyosun sevgili N.


Velhasıl kelam, esasen birşeylere anlam yüklemeye ben de bayılırım sevgili blog. Ama N. gibi her yerde dile getir(e)mem. Belki bu benim eksikliğim yada belki de çok da gerekli bişi değildir, bilemiyorum. Belki de insan kendine saklamalı bu anlam kattığı şeyleri, çok daha özel olarak kalması için. Tahmin edebiliyorum, otobüs onun için ailesine kavuşmak yada sıkıcı bir akşam geçirmek, evde sıcak bi yemek, okuldaki arkadaşlarını görmek, duraktan eve yürüyeceği yolun yoruculuğu, otobüs kartını kontrol ederken cebinde kaç parası olduğunu düşünmek, parayı vermek için bozuklukları sayarken arkasındakini fazla bekletmekten çekinmek, bi yeri soran amcaya tam tarif edemiyceği için 'bilmiyorum orasını' demek, beklemek, sıkılmak, ayakta kalmak/yer vermek, vs gibi şeyler ifade ediyo olabilir.

Peki benim için? Sanırım benim için belediye otobüsleri pek fazla şey ifade etmiyo. Ancak benim derdim şehirlerarası işleyenlerle. Gitmek ve dönmek fiilinin zamanla şehirler arasında yer değiştirdiğini farkettiğim an otobüsteydim. Artık memleketime doğru yol alırken 'gidiyor', üniversteyi okuduğum bu şehire gelirken ise 'dönüyordum'. Yolda sevdiğim şarkıların değerini daha iyi anlıyor, her bir tarlada çalışanlar için farklı roller biçiyor, akşam evlerinde neler olur acaba diye hayal ediyordum. Jandarmanın yaptığı çevirmelerde insanların tavırlarını süzüyor, muavinlerin senle ilgilenme seviyelerinden kaç senedir bu işi yaptıklarını tahmin edebiliyordum.

Aslında haklısın sevgili N. otobüsler güzeldir. Sen belediye otobüslerinden bahset hep,ben de şehirlerarasılardan, olur mu?

ayrıca bakabilirsiniz: http://ny12da.blogspot.com/2010/08/ann-totemleri.html

1 yorum: