23 Haziran 2012 Cumartesi

üfle sonra ye!





Çocukken çok kontrol edilme durumuyla karşı olduğumuzdandı herhalde, yere düşen ekmek, cips, vs. yedirilmezdi. Ağzına götürürken, senin normal şartlar altında diz kapaklarını görebildiğin biri, sana "yeme onu, mikroplu o!" derdi. 


Sen de önceleri o diz kapağına veriyordun elindeki şeyi. Ama sonra baktın ki Tofitalar da düşebiliyo yere. Hiç atılır mı Tofita çöpe! Direndin, vermemek üzere, ağladın, bağırdın belki. Karşı taraf da direndi. O ısrar ettikçe sen daha çok kızardın, bozardın; sonunda bir orta yol bulundu. Diz kapağı: "Üfle de öyle ye bari!" dedi. 






Artık yere düşen şeyi üflemeye başladın. Söz konusu ekmek ise bi de; öpüp, kafa atman gerekiyordu. Sonra bi daha ve bi daha...


Sonra anladın. Yani hakikaten de bazen sadece üfleyince geçiverir. Ama bazen de fark ettin, öyle yerlere düşüyor ki, yenmez ki o. Tadı değişir, kokusu değişir. Dedim ya bazen üfleyince geçiverir, o büyük velveleleri koparmaya hiç mi hiç gerek yoktur. Bu ikisini ayırt etmek ise durumlara, yorumlara, kısacası tecrübelere kalmış.


Uzun zaman oldu benim için, üfleyince geçiveriyor. Yerleri temiz tutmak ve bildiğin yerlerde dolaşmak güzel. Bi de yerler kirli herkese inanmamak lazım gibi, bi parmağını sürt şöyle bi!


Bu arada diz kapağı, ben hep Tofitaların yanındayım, bilmiş ol! 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder