23 Mart 2012 Cuma

kare battaniye, kopuk gitar teli, vs.



Döndürüp döndürüp ayağını yettiremediği battaniye sebebi olur insanın. Uzun tarafı bulmak için en kral pizzacıdan daha iyi hamur çevirecek kıvama gelirsiniz. Bütün bu uğraşlar sonunda battaniyenin kare olduğunu anlamanız ise kalkıp başka bir battaniye almanıza yada ayaklarınızı içeri çekerek yatmanıza neden olacaktır.


Bunun gibi şeyleri takıyorum bu aralar kafama. Mesela şu kapının arkasına takılan ve bizim bişiy asmamız için dizayn edilmiş şey var ya (askı diyebiliriz belki ona), aylardır orada duran şeyler var. Bir atkı, bi kemer, bi de baharda giyilebilecek bi hırka, bi de 'cart kırmızı' bi renkte ve ilkokul beden derslerimizden alışık olduğumuz bi eşofman üstü... Hiç biri benim değil, biri giymiş zamanında ve asmış. Büyük ihtimal üşenmiş başka bi yere koymaya. Yıllarca orada duracakları felan aklıma geliyo, niye oraya koyulmuş yada niye oradan alınmıyo ki?


Bi de şeye kılım arkadaş! Gitar çalarken çok gaza geliyorum bazen. Ne biliyim işte, sözlerken böyle burun sızlaması, sesin çatallı titremesi vs... Ben de gayri ihtiyari tellere vururken abanıyorum. İşte o abanma sırasında tel kopmuyo mu, içim gidiyo. En heyecanlı yerinde olur mu bu?




Bundan başka bi de, bi türlü kaynamayan türk kahvesi, göz kırpmalı yanan ampul, kırık kapı kolu, soğuk hava sızdıran pencere, çalışmayan uzaktan kumanda, sıcak-soğuğu ayarlanmayan duş 'telefonu', bastığında bitmiş olduğunu anladığın sıvı sabun kabı, kıçına batan yatak yayı, beklenmedik yerde şarjı biten laptop/cep telefonu, gibi gibi...


Bu kadar sinir bozucu şeyle bir arada yaşamak insana zaten kendiliğinden sıkıntı verir diye düşündüm şu an. Sürekli ters giden bişiyler var. Olması gerekenin dışına çıkan şeyler... Dışarı çıkıldığında ise zaten hiç saymayayım, yarım saattir dopdolu geçen dolmuşa binme zorunluluğun diyeyim mesela, sen anla...

Bilinçaltı yada işte diğer psikolojik öğelerle açıklamak isterdim bunu. Ama bilmiyorum. Ancak hissediyorum, sürekli bi memnuniyetsizlik hakim gün içinde, küçük/büyük şeylerden kaynaklı. Beyinde biriken bir sürü ufak toz zerreciği hayal ediyorum. Onların topak haline gelip, beynin keyifli yerlerini tıkadığı vs aklıma geliyor hatta.


Bu kadar eksiklik/gerginlik/memnuniyetsizlik/olmamışlığın içinde; böyle keyfi yerinde biri olmak zor sanki?







1 yorum:

  1. karşına çıkan her şeyi sıkıntı olarak algılarsan evet hayat senin için bir işkenceye düşünür. ama bu işin kolayına kaçmaktır. ancak hayatın mucizelerine görmeye başladığında her şey değişecektir. küçücük de olsa saçma da olsa seni mutlu edicek içini ısıtıcaktır. o zaman kapının arkasında duran o kimsesiz kıyafetlere içini sıkıntılar basarak değil yüzünde şapsal bir gülümseme ile bakmaya başlayacaksın. hayat da tam o anda başlayacak.

    YanıtlaSil